Ana içeriğe atla

Translate

Önemli Açıklama!

Burada paylaştığım ve paylaşacağım her türdeki eser, tamamıyla ve yalnızca bana aittir. Farklı bir platformda, eserlerimden izinsiz alıntı yapanlara, eserlerimin tamamını veya bir kısmını kopyalayanlara karşı, her türlü hukuki süreci izleyeceğime emin olabilirsiniz.

Yalnızca kaynak gösterilmesi ve izin alınması koşuluyla alıntı yapılabilir.

Üstelik bu platformda; gelişmeyi desteklemeyen hiçbir eleştiri, dikkate alınmamaktadır...

NkO - 6 / Bi'sufle?




 


    

   Ne Paris'teydim, ne de Floransa'da... Yine de ilk oyunumu yazmak için, sıklıkla uğradığım pastanenin yolunu tutmuştum. Yıllarımı sanata, tiyatroya, sahnelere vermiş bir sanatçıydım sonuçta. Bir oyunu kaleme almak, elbette benim de hakkımdı. Buna benzer düşüncelerle hızla yürürken, umduğum gibi pek az kişi vardı pastanede. Sahibi Ziya Usta, kendimi bildim bileli burayı işletirdi. İçeri girmeden önce, omzumda biriken karları silkeleyip kapıyı açtım. Ziya Usta, her zaman yaptığı gibi okuduğu dergiden - ki bu genelde gazete de olurdu - kafasını kaldırıp içtenlikle gülümsedi.

" Ooo, hoş geldin Münir. Buyur, ne arzu edersin? "

Buranın özellikle sufle tatlısı enfesti ama bu kez kahvenin yanında muhallebi siparişi verdim. Tatlımı yiyip kahvemi içerken, yeni oyunların tekstlerine çalışmama alışkındı Ziya Usta. Fakat bu kez yanımda getirdiğim bilgisayarımı görünce meraklandı.

" Münir, hayırdır evladım? İnternetin şifresini ister misin? "

" Yok ustam yok. Oyun yazacağım da, aklımda birkaç fikir var gerçi ama diyaloglarda sıkıntı yaşıyorum. "

Ziya Usta içerlemiş bir ifadeyle bana bakıp yanıma oturdu.

" Hay oğlum, aynı baban gibi konuşuyorsun. O da senin gibi heves ederdi, onca kağıdı karalayıp durur ama sonunda iki kelam ettiremezdi karakterlere. "

" Doğrudur ustam, babamın ömrü sahnelerde geçti ama bir oyun bile yazdığını görmedim. Ama ben yazıp gururlandırırım onu, sen telaşlanma. Eee boşuna mı ismimi Münir koydu, değil mi? "

O sırada garson, siparişlerimi masaya bırakırken Ziya Usta, dayanamayıp kahkahayı patlattı.

" Eh be Münir! O iş isimle olsaydı, rahmetli babam benim adımı Sadri koyardı. " 

" Ziya amca, dalga geçme yahu. Şuraya iki satır bir şey yazmaya geldim. "

" Hadi, hadi soğutma kahveni. Sufle de ister misin? "

" Muhallebi yeterli ustam, eyvallah. "

" Yok evladım, diyalogda sıkıntı yaşıyorsun ya ondan dedim. " diyerek, bu kez katıla katıla gülmeye başladı.

" Vallahi ayıp şu yaptığın ustam ya... Şunun şurasında sanatçı kimliğimi yansıtmaya çalışıyorum. "

Bunun üzerine Ziya Usta, bir anda ciddileşip tek kaşını havaya kaldırdı.

" Ulen hergele, ne sanatçılığı!? Baban otuz senesini verdi sahnelerin tozuna, tiyatro emekçiliğinden öteye geçmedi. Sen iki senede ne yaptın da sanatçı oluverdin? Soyadın Özkul oldu da, haberimiz mi yok Münir!? "

Bunları söyleyip elinin tersini ağzıma yapıştırsa bile haklıydı Ziya amcam. Babam dediğimi duysa, dilimi keserdi neredeyse. Mahcubiyetimi ifade edercesine bakışlarımı indirdim ve iç çekip bilgisayarımı kapattım.

" Haydaa... Oğlum hani sufle verecektim? "

" Yok aman ne suflesi? Hem yazmak için daha çok yol katetmem lazım Ziya amca. "

" Onu demiyorum kerata! Canım çekti, sana da söylüyorum bi'sufle... "

Bu sefer, aynı anda öyle sesli güldük ki, dışarıdan geçenler bile içeriye bakmaya başladı.


Yorumlar

Posta Kutusu

Ad

E-posta *

Mesaj *