Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Eylül, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Translate

Önemli Açıklama!

Burada paylaştığım ve paylaşacağım her türdeki eser, tamamıyla ve yalnızca bana aittir. Farklı bir platformda, eserlerimden izinsiz alıntı yapanlara, eserlerimin tamamını veya bir kısmını kopyalayanlara karşı, her türlü hukuki süreci izleyeceğime emin olabilirsiniz.

Yalnızca kaynak gösterilmesi ve izin alınması koşuluyla alıntı yapılabilir.

Üstelik bu platformda; gelişmeyi desteklemeyen hiçbir eleştiri, dikkate alınmamaktadır...

No.5 / Canım Kedim Muharrem

           Aradan birkaç gün geçmişti ki, Tayfun evime yeniden misafir oldu. Salondaki iki çuval dolusu taso ve futbolcu kartını görünce ağzı açık kaldı ama onu asıl şaşırtan ev arkadaşımdı. "Aa kim bu afacan?" "Canım kedim Muharrem. Geçenlerde kapının önünde denk geldi, çok üşüyordu garibim." "Şuncacık kediye Muharrem mi dedin Allah aşkına?" "Mahmut mu diyem? Klişe olabilirdi o da." Çuvaldaki tasolardan bir avuç aldı. "Stok işini biraz abartmış olabilir misin?" "Ne abartması, daha yakınlarda bir depo tutacağım." "Ee yuh artık!" "Yabancı değilsin Tayfun, sana indirim yaparım. Hem şöyle düşün, geldiğim yıla ulaştığımızda sen otuz beş yaşında falan olursun. Çocuklarına nostalji diye alırsın fena mı?" O sırada Muharrem yine ayağımın yanına gelip başını da biraz yana eğerek bana bakmaya başladı. "Ne yapıyor öyle?" "Valla anlamadım ki gardaşım, iki gündür böyle. Durup durup bakıyor sadece. Yarın v

Geceleri, Sokaklarda...

    Geceleri, sokaklarda,  Savrulmuş şairin, Heceleri, duraklarda, Evet, geceleri...   Birer krizantem, Her köşe başına, Serpilse sokakların kıvrımına da,  Olsa gerek, geceleri... Geceleri, radyolarda, Çalınmalı Kayahan, Biraz da Mirkelam, Adını yazmışlar gökyüzüne, Her gece, yani geceleri...   Geceleri, sokaklarda... Demem o ki, Di notte, per le strade...

No.4 / Birkaç Walkman ve Bir Kutu Kaset

           Sabah erkenden Aslan amcaya yardım edip Kadınlar Pazarı'nın yolunu tuttum. Balıkçısı, kasabı, sebzecileri, bakliyatçıları ve güzide turşucusuyla çarşının hengamesi daha bir şahaneydi. Montumu çıkarıp hazırlanırken İhsan Usta keyifle takıldı. "Hayırdır yiğidim, Badi Ekrem mi oldun yahu?" "Sorma Usta, iyi denk geldi de buldum vallahi." Ayağımda botlarım, lacivert kargo pantolonum ve krem renkli kazağımı düşünürsek, Badi Ekrem'in kırmızı eşofmanı hiç de fena olmadı aslında. Tüm gün boyunca pazar aşırı kalabalıktı ve dükkana giren müşterileri saymayı, yüz yirmiden sonra bıraktım. Akşam komşumuz olan pek çok esnaf İhsan Usta ve bana selam verip vedalaştı. Ben de ustamın müsaadesini isteyip montumu giyerken omzuma vurdu. "Senin bu hikayede bir hikmet var cengaver, şu berekete bak, sabahtan beri müşterimiz eksik olmadı." "Hikmet benim hikayede değil ustam, bu güzelim turşularda." Tüm gün içindeki esnafın bağırışlarıya, müşterilerinin

No.3 / Kırmızı Eşofman

       Ertesi gün Aslan amca dükkana gelmeden içeriyi düzenleyip temizledim bile. Koltuğunun altına sıkıştırdığı simitlerden, sıcacık duman tüterken Aslan amca içeri girdi. "Ohoo bu böyle olmaz evlat. Sen ya sıkıldın, ya da iş istiyorsun?" "Yahu Aslan amca, burada çalışıyorum ya." İçtenlikle güldü. "Ben sana kaç lira verebilirim ki? Hem turşulardan bahsetmiştik, seni biriyle tanıştıracağım bugün." "Kiminle Aslan amcam?" "Soruyu bırak da iki çay söyle önce." Çaylar geldikten sonra usulca çayını karıştırarak sıcacık simitten küçük bir parça aldı. "İhsan Usta vardır, Aziziye'nin ilerisinde, Kadınlar Pazarı içinde turşucu dükkanı var. Yanında çalış da sana hem sabrı da öğretsin evlat." "Ben ne anlarım turşudan Allah aşkına?"  "İhsan Usta senden anlar ama. İtiraz istemiyorum, kendi düzenini kurana dek yanında olursun." "Niyetin beni göndermekse bilemem vallahi." "Bu kapıdan girenin bir ayağı h

Posta Kutusu

Ad

E-posta *

Mesaj *