Vay Lemi 🌙

   Tartışma sırasında kendi çaresizliğini gizlemeye çalışan erkek, sen zaten kafanda kurmuşsun bunları, gibisinden çıkışır kadına. Erkeklerin bilmediği şey; kendilerince - kurma - diye adlandırdıkları zihinsel eylemin, aslında kadınların karmaşık zihin yapıları için rutin bir işlem olduğudur. Gerçi bunu fark edebilmiş olsalar, kadınları anlayabilirlerdi bir nebze. Farkındalıktan yoksun erkek için daha acınası olan detay ise; kadınların bu rutin işlemi, sanıldığı gibi kendi içlerinde saklamayıp, çoğunlukla dışa yansıtmalarıdır. Bunu bazen sözleriyle, bazense tavırları, hatta bakışlarıyla ifade ederler. Unutulmasın ki, kadın erkeğin aynasıdır. Erkek ise çoğu kez, aynada kendisini göremeyecek kadar kördür. Çünkü aynaya bakmaya, şahsiyet gerek. O da ne demek diye düşünüyor olabilirsiniz şimdi. Hani sizin şu kendi jargonunuzda adamlık dediğiniz sıfat var ya, hah işte o ama çok daha kapsamlısı...

   Pek ünlü oyuncu, sinema için en önemli ödül törenlerinden birisinde, ödüle layık görülüp teşekkür konuşması için kürsüye davet edildi. " Kürsüye çıktığım anda benden beklenen sözler; içerisinde yer aldığım filmlere, o filmlerin yapımcılarına, bu ödüle layık gören kişilere, abartılı ve gereksiz övgülerden ibaret olacaktır. Bunun farkındayım ama buraya geldiğim an dikkatimi çeken detaylardan bahsedeceğim sizlere. Neden bu tip organizasyonlarda hanımefendiler, kıyafetleri için türlü türlü kararsızlıklarla baş etmek zorunda kalırken, erkekler tek tip bir takımla çıkageliyor? Başta bu durum, zaman içinde alışılagelmiş ve önemi olmayan bir konu gibi geldi. Belki de öyleydi ama bunun altında salt bir gerçeğin yer aldığına inanıyorum. Bu tamamıyla kadın ve erkeğin zihinsel farklılığına işaret eden bir olguydu. Bir yanda rengarenk kıyafetlerin içinde, karmaşık zihin yapısına sahip kadınlar; diğer taraftaysa her biri tek tip takım elbise giymiş, basit zihin yapılı erkekler... " Ünlü

   Otobana bağlanan caddede, radar cihazı ve iki kahve eşliğinde rutin bir gün. Derken, telsizden anons gelir. " Merkezden üç numaralı devriyeye. Üç numaralı devriye, size yaklaşmakta olan siyah bir araç var. " " Sorun nedir merkez? " " İhbara göre hız sınırını aşmış bulunmakta. Gerekli işlemleri uygulayın bir an önce. " " Anlaşıldı, tamam. " kahveden son yudumlar da alınınca gelen rapora göz gezdirildi. Yetmiş olan hız sınırı, yetmiş altı kilometreyle aşılmıştı. Bu gözardı edilemeyecek bir kusurdu doğrusu.    Durum Raporu    Mevcut sınırı yetmiş kilometreye eşitlemek adına, şüpheli araç, altmış dört kilometreyle takip edildi. Böylesine amansız bir takiple, sınır korunmuş oldu...

   İki kişiyle tanıştım geçenlerde. Biraz geç de olsa anladım, fanatik - zavallı - olduklarını. Birisi en çok spordan konuşuyordu, diğeriyse siyasetten. " Fanatizm; hangi konuda olursa olsun, körlüğe sebeptir. Farklı pencerelerden bakmayı engelleyecek bir körlüğe... " diyerek kendilerine veda ettim. Sözlerimi görebildiklerinden şüpheliyim aslında, neyse...