Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Kasım, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Translate

Önemli Açıklama!

Burada paylaştığım ve paylaşacağım her türdeki eser, tamamıyla ve yalnızca bana aittir. Farklı bir platformda, eserlerimden izinsiz alıntı yapanlara, eserlerimin tamamını veya bir kısmını kopyalayanlara karşı, her türlü hukuki süreci izleyeceğime emin olabilirsiniz.

Yalnızca kaynak gösterilmesi ve izin alınması koşuluyla alıntı yapılabilir.

Üstelik bu platformda; gelişmeyi desteklemeyen hiçbir eleştiri, dikkate alınmamaktadır...

NkO - 8 / Yirmi Altı Saniye

         Kahvaltısını bitirip de gazetesini okurken Casio saatine takıldı bakışları. Dükkanda devam etmeyi uygun gördü, hem öncesinde yapılacak işleri de vardı. Küçük saat dükkanı, bugün biraz geç açılabilirdi. Saatler duracak değildi ya... Gerçi daha dünün, hayattaki son günü olduğunu öğrenmişti de ne olmuştu? Halen yaşıyordu işte.  Alelacele yola koyuldu, durağa yetişirken de bu ikinci hayatta sana geç kalmak yok aslanım , diye söylenmeden edemedi. Pek sevdiği geleneğinden ödün vermeyerek cebinden kitabını çıkarıp okumaya başladı. İki durak sonra otobüse bir hanımefendi bindi. Kimseye uzunca bakmayı sevmeyen Sahir, birkaç saniye bakmaktan kendini alamadı. Nasıl alamasındı ki? Nasıl bir güzellikti öyle? Bir kadına öyle alıcı gözle bakmayı da hiç sevmez, yakışıksız bulurdu halbuki. Fakat rahatsız eden bir bakış da atmadığını hissediyordu. Yeniden kitabına baktığında ise, gözlerinin karardığını, artık o deniz mavisi gözlerden başka bir rengi ayırt edemeyeceğini sandı. Sanki bir terbiye

NkO - 7 / Sahir Zaman

         Bahçe kapısını aralayıp içeri girdiğinde, gözü posta kutusuna takıldı Sahir'in. Küçük zarfı merakla incelerken eve girdi. Çantasını ve şemsiyesini vestiyere bırakırken sıra şapkasına gelmişti. Tam dokunduğu sırada mahcubiyetle duraksadı. Vestiyerin tam karşısında asılı duran Turist Ömer tablosuna dönüp, Sadri Usta'ya has selamı verdikten sonra çıkardı şapkasını. Evden çıkarken vermemişti selamı, ondandı bu mahcubiyeti.  Derken aklına şu zarf geldi ve merakla açtı. İçindeki not kağıdında " Merhaba Sahir, bugün senin son günün. Korkarım ki, yarın sabahı göremeyeceksin. " yazıyordu. Hayda dercesine iç geçirdi ve yeniden tabloya dönerek Sadri Alışık'a baktı. " Usta ayıp vallahi, bir selamı unuttuk diye... "  Şakası bir yana, bu kağıt tehdit mektubu değil. Öyle olsa korkarım denir mi ulan adama , diye düşündü. Şükür, tanıyıp da sevmeyeni yoktu Sahir'in. Harbi harbi, haber vermişler son günümü yahu , diye de ekledi düşüncelerine. Hafif bir tebess

Posta Kutusu

Ad

E-posta *

Mesaj *