Kasımpatı... Sayende Kasım aylarını sevebileceğim çiçeğim. Genelde insanlar seni bu isminle tanıyor imiş. Tuhaftır, bense seni John Steinbeck'in en sevdiğim öyküsüyle tanıdım. Öyle büyük bir etki bıraktı ki, mutlaka aynı başlıkta bir kısa öykü dizisi kaleme almalıyım diye düşündüm okur okumaz. Öte yandan isminin telaffuzundaki hoş tını ve zarafetine, ancak şiirlerin layık olacağını hissetmekteydim. Pek sık şiir kaleme alan biri değilim, yeni bir eser de neyin nesi olur? dedim kendime.
Sende hissettiğim zarafet öylesine güçlüydü ki, çekimserliği bir anda kenara bırakıp işe koyuldum. Charles Baudelaire ustadan aldığım ilhamı da katarsak, ismini taşıyacak yeni eserim, küçük düzyazı şiirleri de içinde barındırmalıydı bana göre. Utanma ama, şu sıradan sayılabilecek kapak için bile, dört gün boyunca titizlikle çalıştım.
İşte böyle benim zarif çiçeğim... Şimdi bizlerlesin özetle. Ah, umarım Charles Bey'den usta diye bahsettiğim için, düzyazı şiirlerimden yana büyük beklentiler içinde olmaz okurlar. Bunlar ne böyle, denemeden farkı yok ki, gibisinden tepkiler alacağıma eminim nedense. Eh, düzyazı şiirlerimin de serbest tarzda olacağını, akıllarından çıkarmamalarını temenni ediyorum.
Yorumlar
Yorum Gönder