Ana içeriğe atla

Translate

Önemli Açıklama!

Burada paylaştığım ve paylaşacağım her türdeki eser, tamamıyla ve yalnızca bana aittir. Farklı bir platformda, eserlerimden izinsiz alıntı yapanlara, eserlerimin tamamını veya bir kısmını kopyalayanlara karşı, her türlü hukuki süreci izleyeceğime emin olabilirsiniz.

Yalnızca kaynak gösterilmesi ve izin alınması koşuluyla alıntı yapılabilir.

Üstelik bu platformda; gelişmeyi desteklemeyen hiçbir eleştiri, dikkate alınmamaktadır...

No.6 / Bi'kahve?


 


 

 

"Nasıl oluyor bu ağa? Hiç kimse fark etmemişti senin telefonunu hani?"

"Ne bileyim oğlum, zaten kafam dağınık. Ulan Muharrem, ne sevdan varmış senin de arkadaş? Bir daha görüşecek olsam nasıl açıklayacağım şimdi?"

"Dert etme ya, hem belki o da Aslan amca ve ben gibi anlayışla karşılar durumu."

"Neyse yürü hadi, Aslan amcaya uğrayalım. Az biraz kitap karıştırayım da kendime gelirim."

    Sahafa uğradığımızda içerideki birkaç müşteri gidince, Aslan amca kahvelerimizi söyledi. Muharrem'i de çok sevdi. Muharrem de onu sevmiş olmalı ki, dizinde uyumaya başladı.

Kahvesinden bir yudum daha alan Aslan amca "Doktor Hanım belli ki senin derdini bu garibe yüklemiş evlat. Muharrem'in sadece sevgiye ihtiyacı var, sen yeniden gidecek olursan kendi derdinden git." diyerek güldü.  

"Dalga geçme Allah aşkına Aslan amcam."

"Hem Tayfun doğru söylemiş, bir de ona anlat bakalım hikayeni. Tekrar gidene kadar Muharrem Efendi benimle kalsın, biz dertleşiriz onunla. İhsan Usta'yı da ihmal etme."

    Ertesi gün en az elli kavanoz turşu sattım ama o yoğunluğa rağmen kafam hala dalgındı. Yaşananları akşamleyin öğrenen İhsan Usta da, 'ne diye bugün işe geldin cengaver, uğrasaydın ya kızın yanına,' diyerek bir güzel fırçaladı. Dükkanı kapatırken tam veda edecektim ki, küçük bir paket uzattı.

"Bu nedir Usta?"

"Ne olacak, en güzellerinden karışık turşu."

Anlamadığımı görünce sıkkınlıkla saçlarını sıvazladı.

"Götür işte hanım kızımıza oğlum, iyice şapşal oldun he."

"Yanlış anlama Usta'm ama turşu mu götüreyim kıza cidden?" 

"Bu turşuları beğenmeyen seni zaten hiç beğenmez yiğidim. Hadi, hadi, fırla. Yarın da gelme sakın."

"Harika bir motivasyondu İhsan Usta, eyvallah."

    Kliniğin olduğu sokağa girdim ve tam da kapı eşiğinde duran İpek'e rastladım. Hafifçe kum gibi yağan karın altında yüzünü gökyüzüne dönmüş, gülümsüyordu. 

"Bereniz güzelmiş," elimdeki kutuya baktı. "Muharrem'i onun içine koymadınız umarım?"

"Teşekkür ederim. Aa yok, kendisi gayet iyi aslında. Bunun içinde size naçizane bir hediyem var."

"Zahmet etmişsiniz, bugün için izinliyim aslında. Bi'kahve?"

Özgüven dolu ve muzip bakışlarını seyre dalarken ben de içtenlikle gülümsedim. İki sokak ötedeki İstanbul Pastanesi'ne girerken garson, İpek'e, 'hoş geldiniz İpek Hanım,' diyerek saygıyla içeri buyur etti.

"Burada tanınıyorsunuz sanırım."

"Kahveleri ve sahlepi güzeldir." 

Siparişlerimizi verdikten sonra hediyemi takdim ettim. Kutunun içinden turuncu renkte bir walkman, Mirkelam'ın ilk üç albümünün kaseti ve de İhsan Usta'mdan turşu kavanozu çıktı. Kavanozun sebebini açıkladığımda çok sevindi.

"Bence gayet doğal, teşekkür ediyorum. Walkman ise pahalı bir hediye doğrusu, mahcup oldum. Gerçi cep telefonun daha pahalıdır herhalde."

Telefonumdan bahsederken, beni de şaşırtan bir cesaretle tüm hikayemi anlatıverdim. Sadece geçmişe dönüşümü değil, burada neler yaptığımı da anlattım. Hikayem bittiğinde kahvelerimizi çoktan bitirmiş durumdaydık, hatta İpek, turşuların yarısını bile yemişti. Merak ve hayret dolu gözleri bir süre donuklaştı. Ardından aklına fikir gelmişçesine dalgın bir edayla gülümsedi.

"İnanamıyorum cidden..."

"Evet, inanması zor, hikayem. Yani bahsettiğim insanların beni anlayışla karşılamasına dair beklentim yok tabii, yine de dinlediğin için teşekkür ederim."

"Hayır ya öyle değil. Ben ona inanıyorum ama sen bu zamana geri dönüp sadece maç tahminlerinde bulunarak nostaljik eşyaları mı topluyorsun? Şaka gibi bu! Kalk hadi, her şeyi, ama bu zamanda yaşadığın her şeyi kayıt altına almalıyız. Tanıştığın, görüştüğün insanları. Geldiğin zamandan tanıdığın insanların şimdiki hallerini bile. Böylesi şahane zamanda boşa harcayacak bir dakikan bile olmamalı."

Bu heyecanlı teklif karşısında afalladım. Hele ki son cümlesi epey sarsıcıydı. Kolumu güçlü bir şekilde tutup beni kaldırdı.

"Hadi ama... Asıl anıları arşivlemelisin, kimin hikayesi böylesine muhteşem ki bu hayatta?"

Yorumlar

Posta Kutusu

Ad

E-posta *

Mesaj *