Ana içeriğe atla

Translate

Önemli Açıklama!

Burada paylaştığım ve paylaşacağım her türdeki eser, tamamıyla ve yalnızca bana aittir. Farklı bir platformda, eserlerimden izinsiz alıntı yapanlara, eserlerimin tamamını veya bir kısmını kopyalayanlara karşı, her türlü hukuki süreci izleyeceğime emin olabilirsiniz.

Yalnızca kaynak gösterilmesi ve izin alınması koşuluyla alıntı yapılabilir.

Üstelik bu platformda; gelişmeyi desteklemeyen hiçbir eleştiri, dikkate alınmamaktadır...

Nisan'da Erguvanım, Mayıs'ta Hanımelim...

 


   Canım, can özüm, canımın içi... Sana bu satırları, çalışma masası loş, sarı bir ışıkla aydınlanan millet kıraathanesinde yazıyorum. Yanımda canım çantam Muhittin de var... Güzel bir proje ama kitap ödünç alamamak mantıksız, her neyse. Bugün meydanda, içerisi tamamen sökülüp restore edilen eski tramvayı gördüm. Hani bilirsin, yıllarca hayalini kurduğum şu çocuk romanında, karavan olarak planladığım tramvay. İzin alıp bol bol fotoğrafını çektim. 

Bir gece uykuya dalmadan önce sana söz vermiştim. Bu kitabı elbet yazacağım diye... Karakterleri, mekanları, akış örgüsü, her şeyi tamam. Kurgudaki zamanın araştırması ve kapak tasarımı kaldı geriye. Yok, yok... Gelmez aceleye. Başımı yastığa koyduğum her an, kapıdan süzülen ışığı seyre dalarım. Bilirsin, ben hep kapılara bakarım..

Belki bir an olur da, rüyalarda kavuşuruz diye. Biliyorum, o narin sesinle yine kıkırdayacaksın ama; telepati üzerine yeteneklerimi geliştiriyorum, tebessümüne kavuşmak adına...

   Nisan'da erguvanım, Mayıs'ta hanımelim... Her mevsim capcanlı karanfilim... Seni öyle çok, öyle uzun zamandır özlüyorum ki, bu hasretle bütünleşti yüreğim. Kimi zaman seni özlemek hatırımdan çıkıyorsa, hatıralarınla yaşadığım içindir...

Seni en son; onca çiçekli bir elbisenin içinde gördüm. Kusuruma bakma, ışıltınla kamaştı aciz gözlerim. Doyamadım yüzüne bakmaya... Hafif bir meltem okşarken eteklerini, raks etmekteydi saçının her bir teli. Orada, oracıkta öyle durup da, merdivenlerini adımladığın için, aşığıyım El Hamra'nın... Başını hafifçe yana eğip o muzip gülüşünü görmesem, inanamazdım rüyama geldiğine.

   Gamzelerine bir buse kondurmak, okşayış sunmak için ömrümün yarısını verirdim. Yarısını verirdim ki, kalan ömrüm boyunca cıvıl cıvıl sesinle tebessümünü seyredeyim. Bilesin; o narin sesini hep kalbimde duymak içindir, telefonlarda hiç konuşmayışım...

   Sen dünyaya geleli tam üç yüz ay olmuş. Daha yirmini göremeden veda etmiş olsan da, yirmi beşinci yaşın kutlu olsun, Meleğim, Karanfil Sultan'ım... 

   Tatlı gülüş, pek yaraşır; gözleri ömre bedel... Ah ne güzel, ne güzel, seni sevmek; ah ne güzel, ne güzel...

Yorumlar

Posta Kutusu

Ad

E-posta *

Mesaj *